Bir Varmış Bir Yokmuş Masal Böyle Başlamış

24 Mayıs 2010 Pazartesi

ORDAN BURDAN ÇAĞANDAN.........

Neden'ler büyüyerek çığ gibi üstümüze düşüyor ve tepeler oluşturuyor :)))şaka bir yana çağanın bitmeyen'' neden anne'' sorusuyla ilgili bir yazı yazmıştım ama...Bu aslında bir başlangıçtan ibaretmiş ilk sarsıntının arkasından arkçı şoklar olarak devam ediyor ve daha bir güçleniyor artık nedenler birbirine bağlı hareket ediyor ve arkası hiç kesilmiyor.

ÇAĞAN :Anne neden karanlık oldu
ANNE :çünkü gece oldu annecim
ÇAĞAN:neden gece oldu anne
ANNE:çünkü güneşin uykusu gelmiş dinlenmesi gerekiyor
ÇAĞAN:neden uykusu gelmiş,neden dinleniyor

Bu diyoloğun sonu yok her açıklamadan sonra başka bir neden var bakalım nereye kadar gidicek....

Kitapsız uyuyamıyoruz artık yatağa yerleşiyoruz sütümüzü içiyoruz ve biraz çizgi film izleyip kitap okumaya başlıyoruz...Bu bizim eğer ekstra bir durum yoksa her akşamki rutinimiz....Ve uzun zamandır böyle ama kitap artık vazgeçilmez umarım hep böyle olur bu alışkanlığını hiç kaybetmez...Kitap okmayı da ben teklif etmiyorum çağana artık bütün kitapları yatağın içine kendisi dolduruyor oku anne diyor ben bazen çok yorgunken yan çizmek istiyorum ama izin vermiyor :))
EEE bu kadar olucak ilk kitap okumaya başladığımızda 8 aylıktı o zamanlar böyle olacağını hayal bile edemezdim hiç ilgilenmezdi çok da küçüktü. Ama ben alışsın istiyordum kitapların büyülü dünyasında dolaşmaya, kitap okumayı seven bir anne olarak.
Büyüdüğünde nefes alabileceği molalar yaratmak için kitaplarla arasında bir bağ olsun istiyordum şimdilik doğru yolda gidiyoruz gibi görünüyor bakalım....


Tuvelet eğitimi içinde iyi yolda ilerliyoruz sıkmadan,korkmadan ama hala kakamız gelince bez anne diyoruz nedense tuvalete yapmak istemiyoruz...Olsun çokta önemli değil yeterki o hazır olduğunda bıraksınn....

5 Mayıs 2010 Çarşamba

BEZSİZ HAYAT-2

Çok kolay oldu derken bezsiz hayat, oda yan etkilerini göstermeye başladı .Aslında çiş kısmı oldukça kolay oldu ama kaka muhabbeti pek iyi değil,onu bezsiz içimizden çıkarmak istemiyoruz.Nerdeyse hiç kaçırmadan çişimizi söylüyor ve yapıyoruz ama diğerine gelince çıkmasın diye elimizden geleni yapıyoruz sonuç ilk dört gün hiç kaka yapamamak.Neyse ki kaka yapmak için bez bağlama teklifi olumlu son uç verdi ve beze bıraktık içimizdekileri ama bu noktaya gelene kadar biraz acı çekti şeker oğlan.Tabi ben telaşlandım biraz hazır değilmi diye bir sürü yazı okudum doktorumuzla konuştum kreşin pedagoguyla konuştum ve sakinleştim.Çünkü ben hazır olmadan böyle bir şey yaşamasını istemiyorum zaten çok da aceleye gerek yok 3 yaşına yolu var belki 3 de geçebilir.
İlk telaşlanmama neden olan şey doktormuzun sözleri oldu tuvalet eğitimine hazır olan çocuklar gece uykularından kuru kalkarlar henüz böyle bir şey yoksa hazır olmaya bilir.Eyvah yanlış birşeymi yapıyoruz derken,okulumuzun pedagoguyla konuştuk onun sözleri beni biraz rahatlattı; gece çok uzun bir süre bunun olması çok zor ve de çağan gibi gece uykusunda süt içen çocuklarda bunu sağlamak yada olmasını beklemek doğru değil,bizim için en önemli kriter öğle uykularından kuru kalkması ve hazır olduğuna dair diğer işaretler. Çağan uzun zamandır öğle uykularından kuru kalkıyor ve tuvalete gitmek için çok hevesli bezsiz dolaşma isteği çok yüksek.

Evet bunları duyunca rahatladım biraz bende okudum araştırdım ve çağanı gözlemlemeye çalıştım gerçektende pazar günü öğle uykusunu bezsiz uyudu ve nerdeyse 2 saat boyunca hiç altına yapmadan kuru kalktı süper...
Şimdi düşünüyorumda bazen yaşadığımız şeylerin olumsuz taraflarıyla karşılaaştığımızda elimizde olmadan panikleyiveriyoruz.Bende olduğu gibi istediğim tek şey mükemmel olmak değil ama az hata yaparak çağanı büyütebilmek çünkü hatasız olmayacak hata yapmamak için gereksiz yere endişe duymak daha çok hata yapmaya neden olabiliyor.Sonunda sakinleşince düşündüm ki herşeyi kolaylaştıran çocuğumuzu iyi tanıyıp ona göre yöntemler uyarlamak verdiği tepkilerden ve davranışlarından neler olduğunu anlamaya çalışmak ve doğru zamanı seçmek ama yazıldığı kadar kolay olmuyor bunuda biliyorummm.............

30 Nisan 2010 Cuma

BEZSİZ HAYATTT

Ve perde.......... Yeni bir sayfa daha açtık hayatımızda dün itibariyle.Geç kalmış yeni bir başlangıç hani herkes aaa hala bezlimi dediği için geç kalmış diyorum yoksa benim bu durumu kafaya taktığım falan yok.Dün ilk kez çağan tüm günü bezsiz geçirmiş ,mişli konuşuyorum çünkü öğretmeniyle bana sürpriz yaptılar.Akşam üstü çağanı okuluna almaya gittiğimde göğsünde çiçek şeklinde kocaman artık ben büyüdüm abi oldum yazılı bir stikırla karşıladı.
Bende meraklaa nedenini sordum bana bir sürprizleri olduğunu söylediler hadi anlatın bakalım neymiş bu sürpriz ve öğretmenimiz açıklamayı yaptı; biz bu gün sabah bezimizi çıkardık ve hiç bez bağlamadık ve çişimizi de gelince söyleyip tuvalete yaptık. Olleeeeeey çığlıklar, aferinler, tebrikler, kutlamalar hepsi havada uçuşuyordu anne her zamanki gibi duygulu anlar yaşadı.
Aferin benim oğluma bezsiz ilk günü geçirmiş,öğretmenleri,arkadaşları onu alkışlamışlar,tebrik etmişler teşfik çokmuş yani anlayacağınız...
Dün çağanı okuldan aldıktan sonra çağan uyuyana kadar geçirdiğimiz sürede hiç altına kaçırmadı hep çişi gelince söyledi koşa koşa tuvalete yetiştik çok keyifliydi küçük adam bir kez daha abi oldu ve büyüdüğünü gösterdi.
Çağanı büyütürken tek acele attiğim şey ayakta sallanarak uyumayı bırakmasıydı neyse ki zaman gelince bırakmıştı(Çağanı sallanarak uyumaya annanesi alıştırdı). Beni bir tek onu sallayarak uyutmak zorlamıştı onun dışında hiç bir şey için acele etmedim acele etmeyeceğimede söz vermiştim. Bu günleri hızlı yaşayarak unutmak değil sindirerek hatırlamak istediğim için ve bir de zamanı gelince zaten herşey yoluna giriyordu.
Bezle ilgilide böyle oldu sanırım, Daha öncede bir kaç kez lazımlığa yada tuvalete oturtmayı denemiştim ama popom üşüyor anne,popom acıyor anne diye pek istememişti. Bende ısrar etmemiştim sonrasında zaman zaman hazırlık olsun diye istediğinde tuvalate çişimizi yapıyorduk .
Öğretmeniyle de bu konuda konumuştuk ;birbirimizi destekleyerek bezden kurtulmayı düne kısmetmiş çağanda hazırmış artık hiç red etmedi ve küçük adam artık bezsiz.Ve ilk kez bu sabah okula bezsiz abi olarak gitti hadi bakalım hayırlısı.......
Seviyorum bu yeni sayfaları hayatımıza renk,neşe, mutluluk katıyor...

29 Nisan 2010 Perşembe

Sınıf arkadaşımız ve şeker öğretmenimiz :))23 NİSAN kutlamalarında

Nedense 23 nisan günü kalabalıktanmıdır nedir poz verme konusunda pek istekli değildik

23 Nisanda ki okul sergimiz ve çağanın sergiye katılan resmi :))


Anne ve çağan sergiyi gezeriken çok güzel bir duyguydu...



Veeeee ÇAĞANNNNNNNNN
Çok keyifli ve eğlenceli bir gündü.
İlk kez çağan farkında olarak 23 nisan kutladı .23 nisan şarkıları öğrendi sınıf süsledi .Okulunun etkinliğine katıldı.Çağanların sınıfı en küçük sınıf olduğu için gösteriye çıkmadılar ama resimleri sergide yer aldı. Seneye inşallah çağanda katılacak gösterilere daha büyük bir abi olarak.Diğer çocukları bile izlerken inanılmaz duygulandım çağanı izlerken neler olabilir hayal bile edemiyorum.
Öğretmenilerimizi ve arkadaşlarımızı ilk kez okul dışında gördük ve çağan bu durumu yadırgadımı yada ne hissettiyse davranışları farklıydı yeni ortamlara girdiğinde alışma devresinde biraz çekingen olabiliyor ama .... ama bu sefer tanıdığı insanlarada aynı muameleyi yaptı ilginç bir gündü neyse bir süre sonra durum düzeldi ve eski çağan geri geldi.
Bunun dışında çok keyifli ,güzel ve özel bir gündü ......



31 Mart 2010 Çarşamba

HIIII ÖYLEYMİŞ :)))))

Yeni bir ses efektimiz var, aslında çok yeni değil ama soru sormaya başladığımızdan daha belirginleşti .Çağan neden ,nasıl gibi herhangi bir konuda soru sorunca tabi açıklama yapmaya çalışıyorum sadece ben değil kimle konuşsa ve bir soru sorsa herkes bir şekilde açıklama yapmaya çalışıyor. Eğer cevap onu tatmin etmiş ve anladıysa çağanda hemen bir ses efekti ''hıııııııııııııı öyleymiş''.Yani karşısındakini anlamış ve onaylar gibi bir tavır ve arkasına yapıştırılmış bir hııııııııı öyleymiş var .Öyle sevimliki bunu yaparken insanda anlattığını anlayan küçük bir adamla konuşuyormuş hissi uyandırıyor. :)))))))))))))

30 Mart 2010 Salı

OKULLU OLDUKKKK

Sezen Aksunun oğlu için yazdığı şarkıyı her dinlediğimde gözümün ucunda bir yaş damlası ben istemesem de ortaya çıkıyor.Dün bir arkadaşım facebookta kızının doğum günü nedeniyle paylaşmış dururmuyum dinlemeden salya sümük olmadan durmam ve dinlerim tabikide...Kalbimde tarifini kendime bile yapamadığım milyonlarca farklı his...
kınalı kuzum büyüdünde adammı oldun
yanağı pembem ,dudağı kirazım
gözü okyanusum,iyiki doğdun
bu yürek çarpıntısı ömürlük biliyorsun...
Benim güzel oğlum büyüdü ve okullu oldu belki ondan daha bir hassasım...
Çağanın okula başlaması çok hızlı oldu iş ve onun okul adaptasyonuyla uğraşırken yazmaya çok da vakit kalmadı.Ama neyse sonunda yazabiliyorum.
Aslında karar vermeye çalışırken kendimizi okulda bulduk.Daha küçükmü acaba,uyum sağlayabilir mi ya okul onu hırpalarsa derken yaşadığımız bakıcı sıkıntısı da (çünkü bakıcımız işi bıraktı bebek bekliyor ve benim işlerimin yoğun olduğu bir döneme giriyoruz bende aklım çağanda kalsın istemiyorum)buna eklenince hızlı karar vermek zorunda kaldık.
Görüştüğümüz ve içimize sinen kreşten bir deneyelim bakalım hazırmı uyum sağlaya bilecekmi görelim dediler.İlk gün bir saatle başladık bu arada anne bir sınıfta saklanmış neler olacağını merakla bekler halde...İlk iki gün bir saatle ve ben nöbetçi anne konumunda başarıyla atlatıldı.
İki günden sonra süre 2 saate çıktı ve bir kaç günde 2,5 saat kaldık okulda.Tabi beni birkaç günden sonra okuldan gönderdiler gidin işlerinizi halledin gelirsiniz dediler. Ama ne mümkün iş halletmek her an tetikteyim ha şimdi ararlar, ağlarsa, bir şey oldumu acaba diye.Ben daha buna alışamamışken tamam dediler çağanın uyumu çok iyi yarım güne başlasın hadi bakalım hayırlısı yarım günde önemli...
Bir hafta dolmadan da tamam çağan pişti isterseniz tam güne geçebilir dediler.....Evet tam güne başladık ama hayıııııııııııırrrr ben tam güne hazır değilmişim meğer ,her halde benim uyum sürecim devam ediyor ve ben kreş konusunda çağana kararlı olduğumu göstermeye çalışsamda orda olmasının en iyi olduğunu bilsemde bir tarafım hala acıyor sızlıyor her ne derseniz işte...(öğretmenlerimiz kararlı olduğunuzu görürse az sorun yaşarsınız demişlerdi kararlı tutumda ondan dolayı)
Her gün yeni bir güne yeni şeyler öğrenerek başlıyoruz çağan ve benim için hayatta yeni bir sayfa daha açıldı hadi bakalım ikimizede hayırlı olsunn...

2 Mart 2010 Salı

HİÇ BİTMEYECEK DEĞİŞİMLER.......

Nerden başlasam nasıl anlatsam hayır hayır tabikide mashar fuat özkan şarkısının sözleri değil yazacağım. O kadar hızlı bir çağan değişimi varki bu sıralar hangisini anlatsan ne yazsam bilemiyorum.

Birincisi şöyle geçen sene alınmış 2 tekerlekli bisiklete yarım pedal binen çağan birden bisiklet piri oldu. Ve tam pedal fırtına gibi bir hızla ortalıkta dolaşmaya başladı.Geçtiğimiz hafta sonunu parkta geçirdik, nerdeyse tüm günü fakat yanımızda scooter vardı yanlış olmuş bisiklet almalıymışız yanımıza. Çünkü bisikletli çocuklara ağzımızın suyu akarak baktık.Parkta o kadar müsayit ki bisiklete binmek için (çünkü bisiklet yolları var). Neyse bu durum haftaya telafi edilecek hava güzel olursa yine bir park gezisi ve fırtına çağan yollarda bisikletiyle.

Ve gelelim bir sonrakine son on beş gündür ama son bir haftadır türkçemiz güzelleşti daha anlaşılır hale geldi ve kelimeler biçim değiştirdi.yapamom alamom lar artık yapamıyoğum alamıyoğum biçimine döndü hala rrrr ler yok ama :))
olsun böylede çok güzeller ve aceleye gerek yok büyüyünce yeterince rrr si olur nasılsa.

Artık açık ve net isteklerimizi beliritiyoruz belki bir tavır değişikliği denebilir yada ifade şekli değişti.Her sabah şu diyoloğu yaşıyoruz anne ben aşağı inmek istemiyoğum (aşağı katta annanemiz oturuyor sabah çağanı oraya bırakıyorum işe gitmeden)ben kendi evimde kalmak istiyoğum.Buda sabahları ayrı bir çaba ve ikna gerektiren kendine özgü zorr bir durum.

Yeni bir dönem başladı hayatımızda sorular dönemi neden ,neden herşeye neden anne.
Annanesinin ayaklarına basarak zıplamak istiyordu geçenlerde annanesi de dedi ki ona çağan yeter artık dizim çok ağrıyor ''neden annane dizin ağrıyor ''tabi annanesi bunu açıklamaya koyuldu buna benzer bir sürü neden var hayatımızda balkalım ilerleyen dönemde soru dağarcığımıza ne eklenecek.

İlk aklıma gelenler bunlar ve ilk beni cezbedenler. Çünkü mesela bisikleti bir iş dönüşünde keşfettim. Annanesinin bahçesinde bisikletle dolaşırken ben dışarı çağırdılar bahçeye bak bak çağan nasıl bisiklete biniyor, artık tam pedal çeviriyor diye (Bu arada burdan şuda anlaşılıyor bu durum birtek beni değil evdeki herkesi heyecanlandırıyor.)VE anlatacaklar bitmedi bitmezde ama şimdilik bu kadar...Yukarıda kısaca yazılmış ama detaylandırılması gereken notlarda var mesela parkta olup bitenler ve başkalarının bisikletlerine nasıl sataştığımız fırsat bulur bulmaz onuda yazıcam...

23 Şubat 2010 Salı

22 Şubat 2010 Pazartesi

KRİZ ANLARI

Ve çağan büyüdükçe çatışmalarımızda büyüyor yada inatlaşmalarımız.Aslında bu inatlaşmakmı yada en iyi sonucu bulmayamı çalışmak oda tartışılır.Ama kriz anları artıyor onu fark ediyorum. Hani o ince çizgi dedikleri şey varya nerde duruyor diye düşünüp hayıflanıyorum ya geçersek o ince çizgiyi ve geri dönemezsek korkuyorum. Bazen bir şeyleri özelliklede çocuğunu iyi büyütmeyi, daha az hata yaparak mutlu bir birey yetiştirmeyi düşünerek yaşamını şekillendirmeye çalışıyorsun ;Oysa yaşam aslında sen ne kadar zorlarsan zorla sunacağı süprizleri değiştirmiyor senin için bir kıyak yok yani.

Kriz anlarından bir tanesi, savaş verdiğimiz en önemli nokta uyku.Hani sen ne kadar herşeyi ayarlamaya çalış uygun ortam ,uygun saat falan bu sıra bunların hepsi yalan.Herşey hain saat sistemiyle başladı. Şu saatlerin mevsiminde bir ileri bir geri alınmasıyla.Büyük emek verilerek oluşturulmuş o güzelim uyku düzenimiz saatlerin geri alınmasıyla bir darbe yedi, sonrasında çağanın oyunu uykuya tercih etmesiyle ikinci bir darbe daha ve yerle bir oldu.
Çağan sabah en geç 8 de kalkar öğlen en geç 2 de 2 saatlik uykusunu uyur ve sonrada akşam en geç taş çatlasın 10:30 da uyumuş olurdu (10:30 da çok nadir bir saattir çok daha önce uyumuş olurdu çoğu zaman ).Ve bir çocuk için çok ideal sayılabilecek bir düzeni vardı.Neyse bu sonbaharda saatler ileri alınınca herşey birden karıştı, çünki saatlerine çok bağlı ya kuzu birden bocaladı her neyse tam bununla başa çıkacakken 2 yaş sendromunun oyununa geldik .Bu dönemlerde oyun her zaman öncelikli imiş ya oyunu uykuya tercih ediyorlar.Çağanın akşam deli gibi uykusu geliyor ama uyumamak için neler yapıyor.Uyuması için birlikte odaya gidiyoruz süt hazır ortam loş zemin mükemmel yani isterse biraz kitapta okuyoruz ,sonra gözler küçülmeye başlıyor küçük bir el kolumla oynuyor(çağan uyumak için kolumla oynuyor tabi kolum açıkta olucak kıyafet olmayacak),tam bu sırada biberon ağızdan çıkıyor ve herkesin uyumasını içine sindirememiş sormaya başlıyor. Anne dayım napıyor? annecim yarın okula gidecek uyumuş, ablam napıyor (kuzeni kayra)annecim onunda çok uykusu gelmiş büyümek için uyuması lazım oda uyumuş. Bir feryat hayır uyumamışlar bak sesleri geliyor oynuyorlar bende oynuycam(kuzen bir kat üsteki dairede dayıda bir alttaki dairede olunca işler daha çok karışıyor) ve işte kriz anı, daha bir sürü dil dökme ikna çalışması. Ve annede bir ya sabır başlıyor ;allahım lütfen daha yaratıcı olayım ne bulsamda çağan yataktan fırlayıp kaçmasa derken işte savaş anı.Bu sıralar sürekli olmasada bu tür sahneler çok sık yaşıyoruz.Üst üste denk geldiği günler yorucu oluyor (yorucu kısmı ikna tabikide)çünkü okumuşsun biliyorsun ki gece 11 ve 1 arası beyin gelişimleri için ve büyüme hormonun daha iyi salgılanması için uykuda olması gerekiyor yani aslında onuniyiliği için istiyorum uykuda olmasını.
Bazende diyorum ki buda sanırım büyüme alameti daha küçükken uyuduğu gibi uyumasını bekleyemezsin ondan. Büyüyor ,değişiyor,gelişiyor ve hergün yeni şeyler öğreniyor ve banada öğretiyor birini gerçekten karşılıksız sevmenin güzelliğini....

15 Şubat 2010 Pazartesi

BİR OYUNCAKÇI MACERASI

Dün sevgililer günüydü belki bir sürü insan için hatta çağan gelmeden önce ki yaşamımda benim için bile çok özel bir gün olabilirdi.Anne olmaktanmıdır nedir dünkü yaşadığım olay beni sevgililer gününden daha fazla heyecanlandırıyor.
Dün bir kez daha sarı kuzunun büyüdüğünü anladım ve hissettim çokta mutlu oldum.Hiçbir zaman çobuk büyüsün,ne zaman konuşacak,hadi artık yürüsün gibi kaygılarım olmadı.Hep sindire sindire evreleri geçirelim bir daha geri dönüşü yok diye düşünerek günü yaşadım.Ama bu farklı birşey ondan yeni tepkiler görmek gelişimiyle ilgili yeni şeyler yaşamak hep keyifli ve heyecan verici.

Gelelim düne çağanla ilk bilinçli oyuncakçı ziyaretimize.Daha önceleride oyuncakçı ziyaretimiz olmuştu yada marketlerin oyuncak reyonlarını ziyeret etmiştik. Ama çoğunlukla oyuncaklarını hep biz seçip almıştık ve çoğunda da çağan yanımızda yoktu.
Yanımızdaykende küçük olduğu için bir oyuncakla ilgili gereksiz ısrarını kolayca başka bir yöne çekebiliyor dikkatini dağıtabiliyorduk.Ama artık büyüyoruz ve bir ben olma savaşı veriyoruz .
Çağanla oyuncakçıya girmeden önce bir pazarlık yaptık istediği tüm oyuncaklara bakabilecekti ve istediği oyuncağı inceleyecekti ama çıkarken en çok istediği ve beyendiği bir oyuncağı alabilecekti.Tabi bu pazarlık ilk kez bu kapı önünde yapılmadı daha öncesinde de evde bir kaç kez bu konuşma yapıldı. Nereye gidicez ,çağan oyuncakçıda neler yapıcak, hiç bir şey için tutturmayacak gibi bir sürü konuşma.Ve sonunda kapının önünde tekrarlandı, içeri girildi. Anne çok heyecanlı bu kadar konuşmaya rağmen neler olucak çağan su koyverecekmi güzel güzel gezip çıkabilecekmiyiz yoksa dışarı çıkarmak için kıyametmi kopacak.Derken tek tek reyonları geziyoruz ve el ele dolaşıyoruz bakmak istediği oyuncaklara bakıyor pilli olanları çalıştırıp deniyoruz,sadece büyük bir oyuncak kepçenin önünde küçük bir ısrar ama oda çabucak telafi ediliyor. Çağana daha yeni bir kepçe aldığımızı ve bugün beyendiği başka bir oyuncağı alacağımızı söylüyorum.(Bu arada çağan tam bir kepçe hayranı ve kepçelere takmış durumda)Neyse uzun zamandır istediğimiz üç tekerlekli scoterı alıp oyuncakçıdan çıkıyoruz.Ve tabiki mutlu son evet oğluş büyüyor onunla düzgün bir şekilde konuşunca anlatınca bir sürü macera güzel atlatılıyor.

13 Şubat 2010 Cumartesi

Sebze DÜŞMANI Çağan

Çağan şu an 29 aylık geçkanlınmış güncemize maziden bir baksakta ara sıra ,asıl rotamız bundan sonra neler olup bittiğiyle ilgili olacak çoğunlukla.
Şimdi gelelim çağanın ilk güncesine aslında anlatacak yada dertlenecek çok sey var desem yeri.Ama sakın şikayet olarak algılanmasın biz anneler çocuklarından şikayet etmezler :)) sadece iyi şeyler olması için çaba gösterirler.

Yemek yemekle özellikle sebze yemekle ilgili bir sorunumuz var. Tipik bir durum gibi görünüyor her çocuğun bir kötü yemek hikayesi ,her annenin de bununla ilgili anlatacak sıkıntılı bir macerası vardır.Ama bununla ilgili ne yapabilirim diye düşünürken öğrendiğim yeni bir bilgi beni rahatlattı.Çağanı yaklaşık 15 gün önce soğuk algınlığı ,öksürük ,ateş şikayetleriyle doktora götürmüştük ama o sıra gündem hastalık olduğu için yemek meselesiyle ilgili doktoruyla konuşma fırsatı olmamıştı.Son gittimiz kontrolde durumumuzun düzelmesiyle birlikte hemen konu yemek mevzusuna geldi.Ve edindiğim beni kısmende olsa rahatlatan bilgi: bu dönemlerde ,2 yaş gibi, tek tip beslenme isteğinin olması ve çocukları bu konuda fazla zorlanmaması gerektiği yemeği sevdiği şeylerede çaktırmadan sebze eklenmesi.Önemli nokta çocuk zorlanmamalı çünkü bu bir dönem ve geçecek,tabikide sebze yemeli ama yumuşak adımlarla bir geçiş sürecinin olması.Tabi ben rahatladım ama yinede ne zaman ve nasıl geçeceğini merak ediyorum.Bu süreçte yaşadığımız diyaloklarda ilginç ''annecim çağan bak sebze yemelisin'',çağandan cevap hazır'' hayır ben büyüdüm artık''.Nasıl büyümekse beni deli ediyor.Bakalım bu iş nereye varacak .SEBZELİ GÜNLER DİLİYORUM.(Ha bu arada keyifle salata yiyoruz buda sebzeden sayılır :))),bunada halk arasında züğürt tesellisi deniyor sanırım.)

İŞTE BAŞLIYORUZ

Geç kalınmış bir ilkle burdayım;uzun süredir yapmak istediğim ama belkide çalışmış olmayı bahane ediyor olduğum bir güncenin ilk satırlarını yazıyorum.Çok mutluyum sonunda geçte olsa burdayım ve yazıyorum.

Çağanın ilk geleceğini öğrendiğim günden bu güne onunla ilgili bir günlük hayalimdi ve kağıt kalemle birlikte bunun bir blogda da olmasını çok istiyordum hani derler ya söz gider yazı kalır diye.Kalem ve kağıt kısmını yani bir ajandaya çağanla ilgili bir şeyler yazıyor olma kısmını(ilk ne zaman yürüdü, konuştu ilk traşı vs gibi bir sürü şey)kısmende olsa başarmış olmama rağmen hala bir blog oluşturamamıştım.Buda bir hedefti ve hala gerçekleşmemişti,üstelik çokda güzel bir anı olacağı için güzel bir hedefti ve olmalıydı belki biraz aksak belki biraz eksik ama olmalıydı.